ASUTAY Law & Mediation
CLICK TO PAY

HİZMET TESPİT DAVASI

 

Hizmet tespit davası sosyal güvenlik kurumuna hizmet süreleri hiç veya eksik bildirilen, sürekli çalışmasına rağmen işe giriş çıkış yaptırılan, SGK girişleri geç yaptırılan veya sigortasız çalıştırılan işçilerin açacağı dava türüdür.

Hizmet tespit davaları ise kamu düzenini ilgilendirdiğinden bu niteliği gereği özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekmektedir. Bu davaların yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanun'un 79. maddesinin 10. fıkrasında “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak hizmet tespiti isteyebilecekleri” hüküm altına alınmıştır.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 86. Maddesinde; “Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.” Şeklinde belirtilmiştir.

İlgili yasa hükmü gereğince aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalılar çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde iş mahkemelerine başvurarak prim ödeme gün sayılarını tespit ettirebilmek için hizmet tespit davası açabilir.

Hizmet tespit davalarında kural olarak 5 yıllık hak düşürücü süre bulunmaktadır. Yani işçi kural olarak sigortasız çalışarak geçirdiği sürenin son yılından itibaren başlamak üzere 5 yıl içerisinde hizmet tespiti davasını açmak hakkına sahiptir. 5 yıllık bu süre hak düşürücü niteliktedir.

5 Yıllık hak düşürücü süre uygulandığı durum şu şekildedir; işe giriş bildirgesi düzenlenmemiş veya düzenlenmesine karşın Kanun’da belirtilen süre içerisinde Kuruma verilmemiş ise, ya da çalışmaları süresinde Kuruma verilen dönem bordroları ile bildirilmemiş, çalışmasının varlığı yönünde Kurum tarafından da herhangi bir tespit yapılmamış ise, sigortalının hizmetlerinin tespiti için hak düşürücü süre içinde dava açılması zorunludur.

Diğer taraftan İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği konusuna gelince; 506 sayılı Kanun'un 79. maddesinin 1. fıkrasında açıkça ifade edildiği üzere bu husus yönetmeliğe bırakılmıştır. Bu kapsamda sosyal sigorta işlemleri yönetmeliklerindeki hükümler dikkate alındığında Kuruma verilmesi gereken belgeler aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması hâlinde artık Kanun'un 79. maddesinin 10. fıkrasında düzenlenen hak düşürücü süreden söz edilemez. 

Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Kurum tarafından yapılan bir tespitin olması hâlinde de aynı sonuca ulaşılmaktadır. Bu kabulün temelinde yatan neden; hiç bildirim yapılmayan sigortalılarla, kısmî bildirim yapılan sigortalıların aynı hukuksal statüye tabi tutulmalarının hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağının düşünülmesidir.

© Copyright 2020 Asutay Law & Mediation