ASUTAY HUKUK BÜROSU
ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

FAİZSİZ EV VE ARAÇ ALMA SİSTEMİNDE SÖZLEŞMEYİ FESİH VE ORGANİZASYON ÜCRETİNİN İADESİ

Son zamanlarda oldukça popüler olan faizsiz ev ve araç alma sloganıyla kura usulü (çekiliş usulü) bir sistemle çalışan şirketlerin fayda sağladığı gibi mağduriyetlere de sebebiyet verdiği görülebilmektedir.

Söz konusu şirketlerin, sözleşmeye cayma durumunda "organizasyon ücreti" "iade edilmez" şeklinde madde koymakta ve sözleşmeden herhangi bir sebeple cayma durumunda şirketin bir sorumluluğunun bulunmadığı bu nedenle "organizasyon ücreti" tahsil etmeye çalışmaktadırlar. 

Ancak tüketici işlemi olan iş bu sözleşmelere konulan bu hükümler tüketici aleyhine olması nedeniyle “Haksız Şart” niteliğindedir.

Tüketici sözleşmelerinde uygulanması gereken hüküm “Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şartlar" başlıklı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, m. 5 de düzenlenmiştir. Bu maddedeki tanıma göre “Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.” 

Madde metninden de anlaşılacağı üzere tüketici sözleşmelerinde genel işlem koşullarının kanun koyucunun müdahalesini gerektirir uygunsuzlukta olduğunun, başka bir anlatımla haksız şart teşkil ettiğinin kabul edilebilmesi için birtakım koşullar gereklidir: Bunlar tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilmiş olma ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizlik yaratma koşullarıdır. 

Tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan bu tip düzenlemelerin yaptırımı kanun koyucu tarafından “Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür.” denilmek suretiyle ortaya konulmuştur. 

Bu nedenle kesin hükümsüz olan bu haksız şart niteliğindeki hükümlere dayalı olarak tahsil edilmiş veya tahsil edilecek olan organizasyon ücretinin sözleşmenin feshi halinde iade edilmesi gerekmektedir. 

Nitekim konuya ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararları şu şekildedir: 

***Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hd.’nin 2020/899 E. Sayılı kararında; “Tüketici sözleşmelerinde uygulanması gereken hüküm ise "Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şartlar" başlıklı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, m. 5 de düzenlenmiştir. Bu maddedeki tanıma göre “Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.” 

Madde metninden de anlaşılacağı üzere tüketici sözleşmelerinde genel işlem koşullarının kanun koyucunun müdahalesini gerektirir uygunsuzlukta olduğunun, başka bir anlatımla haksız şart teşkil ettiğinin kabul edilebilmesi için birtakım koşullar gereklidir: Bunlar tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilmiş olma ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizlik yaratma koşullarıdır. 

Anılan maddenin 3. fıkrasında tüketici ile müzakere edilmeme kavramı “Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir” şeklindeki anlatımla açıklanmıştır. 

Sözleşmeye müzakere edilmeden konulan bir hükmün haksızlığını denetleyen hâkimin ana ölçütü dürüstlük kuralıdır. Tüketici ile müzakere edildiği ispatlanan bir hükmün, tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu anlaşılsa dahi, haksız şart olarak nitelendirilmesi mümkün değildir (Karadağ, Ö.: Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şartlar, Ankara 2014, s. 141). 

Tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan bu tip düzenlemelerin yaptırımı kanun koyucu tarafından yukarıda bahsi geçen maddenin 2. fıkrasında “Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür.” denilmek suretiyle ortaya konulmuştur. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/13-576 E., 2019/1022 K. sayılı kararında da aynı hususlara değinilmiştir( HGK 10/03/2020 T. 2017/13-602 E. 2020/283 K Sayılı İlamı). 

Somut olayda; davacı tüketici, konut edinmek amacıyla alınacak taşınmazın toplam bedelinin peşin karşılanacak olmasından kaynaklı, yüksek miktarlı finansa ihtiyaç duyulması, bu bedelin geri ödemesinin ise taksitle yapılmasının cazip kılınarak resmi finans kurumlarından nakit ihtiyacının karşılanması yerine davalının organizatörlüğünü yaptığı sistem içinde yer alarak sözleşme yaptığı görülmektedir. Davalı tacir olup 6102 Sayılı TTK'nın 20.maddesi kapsamında ücret isteme hakkı bulunmakta ise de; bu hak yasa da belirtildiği şekilde "hizmet karşılığı" ve "uygun bir ücret" olması gerekmektedir. Kararlaştırılan ücret ve miktarının da tüketici olan davacı yönünden 6502 Sayılı Kanunun "Amaç" başlıklı 1.maddesiyle 4 ve 5.maddesindeki düzenlemelere aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasındaki, elbirliğiyle konut edindirme/kaynak sağlama sözleşmesi matbu nitelikte bir sözleşme olup, bir sözleşmenin her iki tarafı da sözleşme özgürlüğüne sahip olmasına rağmen, örgütlülüğü ve ekonomik gücü nedeniyle içeriğini davalı satıcı/hizmet sahibinin önceden tek taraflı olarak belirlediği sözleşme hükümlerine diğer tarafın sadece katılıp katılmama yönünde irade beyanında bulunduğu, tüketici olan davalının sözleşmeyi sadece okudum şeklinde imzalamasının tek başına sözleşme hükümlerinin müzakere edildiğini de göstermeyeceği değerlendirilmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre; sözleşmenin imzasından sonra organizasyon da bir gün bile kalan alıcı davacıdan 28000.00 TL tutarında, miktar olarak makul sayılmayıp sözleşmeyle bağlı kalınan süreye göre "uygun" bir ücret olduğu da kabul edilmeyen "organizasyon ücreti" altında ödenen bedelin tamamının iade edilmeyeceğine ilişkin sözleşmenin 7.maddesinin; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilmiş olması ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizlik oluşturması nedeniyle haksız şart olduğunun kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararına yapılan istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.” Şeklindedir. 

***İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. HD.’nin 2017/2387 E. Sayılı kararında;  “Davalı şirketin kurduğu sistem gereğince oluşturulan gruplardan birine üye olan katılımcının 120 ay boyunca ödediği bedellerin toplamı ile alınacak taşınmazın kur'a ile sahibinin belirlendiği sistemden ayrılması sonucu ödemiş olduğu bedel ile peşin ödediği "organizasyon ücretinin" iadesi talebine ilişkindir. Mahkemenin de kabul ettiği gibi sözleşme tip sözleşme olup, organizasyon ücreti adı altında henüz karşılığı olmayan, peşin yapılan ödemeden dolayı davacı için herhangi bir masraf yapıldığı kanıtlanamamıştır. Davacı da sözleşmeden ayrılmış olup ve matbu olarak düzenlenen sözleşmede öngörülen şart TKHK m. 5 kapsamında haksız şart olduğundan, davacının sistem içinde kaldığı dönemle orantılı olarak davanın kısmen kabulü usul ve yasaya uygundur. Davalı istinaf talebinde haklı değildir.” Şeklindedir.

© Copyright 2020 Asutay Hukuk ve Arabuluculuk Ofisi