YABANCI PARA ALACAKLARININ TAHSİLİ
Türk Borçlar Kanunu’nun 99. Maddesi; “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir.
Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.
Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre alacaklı tarafından seçimlik hak söz konusu olup alacaklı alacağının a-takip tarihinde ülke parasına çevrilmek suretiyle tahsilini b-aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilecektir.
Bu durumda alacağın vade ya da fiili ödeme günündeki karşılığının istenmesi halinde faiz oranı; 3095 Sayılı Kanuni Faiz Ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 4/a maddesine göre, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı olacaktır.
Öte yandan alacaklı, yabancı para alacağına ilişkin seçimlik hakkını takip tarihinde ülke parasına çevirmek suretiyle tahsilini talep etmesi halinde takip tarihindeki ülke parası karşılığı ile alacağının tahsilini isteyen alacaklı, ülke parası cinsinden faiziyle birlikte alacağın tahsili yoluna gidebilecektir.
Diğer taraftan Yabancı para cinsinden açılan takipte, alacağın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığının takip talebinde ve icra/ödeme emrinde gösterilmesi zorunludur. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulacaktır.
Eğer takip talebinde yabancı para alacağının TL karşılığı belirtilmemişse sonradan tamamlanması mümkün olmadığından takibin iptaline karar verilecektir.
Takip talebinde TL karşılığı yazılmış ödeme emrinde yazılmamışsa ödeme emrinin iptaline karar verilip tekrar takip talebine uygun ödeme emri düzenlenebilir.
HGK'nun 12.05.1999 tarih ve 1999/12-271 E. - 99/301 K. sayılı kararında; “Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır” şeklinde belirtilmiştir.
YABANCI PARA CİNSİNDEN ÖDENECEĞİ KARARLAŞTIRILAN ALACAK İÇİN ÖDEME TARİHİNDEKİ KUR DİKKATE ALINARAK KUR FARKI TALEP EDİLEBİLİR.
Konuya ilişkin Yüksek Mahkeme içtihatları şu şekildedir;
“Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, kur farkı alacağının istenebilmesi için borcun yabancı para cinsinden ödeneceği ve kur farkı yansıtılacağı hususunda taraflar arasında yazılı bir sözleşme veya uygulama bulunması gerektiği, davalı tarafın alacağın yabancı para ile ödeneceği veya kur farkı yansıtılacağını kabul etmediği, davacı tarafça dayanak olarak ileri sürülen sipariş formlarının asıllarının sunulmadığı, fotokopi olarak sunulan sipariş formları altındaki imzaların davalı şirket yetkilisi tarafından kabul edilmediği, sunulan sipariş formlarının fotokopi olması nedeni ile mahkemece imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporunun da aldırılamadığı, davacı tarafça davalıya gönderilen ihtarnamelerin kabul edilmeyerek iade edildiği, alacağın yabancı para cinsinden ödeneceği ve kur farkı yansıtılacağı hususunun davacı tarafça ispatlanması gerektiği ancak bu hususun usulüne uygun delillerle ispatlanamadığı, ayrıca dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığından yemin delilinin hatırlatılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.” (YARGITAY 11. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/4207 Karar No: 2021/6235 Karar Tarihi: 15.11.2021)
“… alım satım ilişkisinin yabancı para birimi üzerinden kurulduğu durumlarda da faturaların TL üzerinden düzenlenmesi Vergi Usul Kanunu gereğidir. Sipariş mektubunda alım satımın döviz üzerinden yazılı bulunduğu gözetildiğinde TL cinsinden düzenlenen faturaların belirlenen ödeme gününden sonraki bir günde ödenmesi halinde fiili ödeme günündeki kur ile sözleşme uyarınca ödenmesi gereken tarihteki kur arasındaki kur farkının istenebileceği ilkeleri gözetilerek somut olay bakımından tarafların defter ve kayıtları üzerinde alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 08.04.2015 T. 2014/18157 E. 2015/4973 K. Sayılı Kararı)
"Taraflar arasında teklif mektubuna bağlı olarak ticari satış bulunduğu ve akdi ilişkinin yabancı para cinsinden yapıldığı, TL olarak yapılan ödemeler için ödeme tarihindeki kur dikkate alınarak kur farkı talep edilebileceği ileri sürülmüştür. Dosyaya sunulan teklif mektupları ve faturalar incelendiğinde, akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olduğu ve faturaların mevzuat gereği TL cinsinden düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının TL cinsinden yaptığı ödemelerin ödeme tarihindeki kur dikkate alınarak yabancı paraya çevrilmesi ve fatura tarihindeki yabancı para ile arada bir fark meydana gelmesi halinde bunun kur farkı olarak davacıya ödenmesi gerekir. Mahkemece bu yön dikkate alınarak davacının kur farkı talep edebileceği alacak miktarının bilirkişi aracılığıyla tespiti ve alınacak rapora göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir." (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 07.12.2016 T. 2016/5559 E. 2016/15501 K. Sayılı Kararı)
“Davacının mahkemeye sunduğu 30.04.2008, 30.05.2008, 06.05.2009 tarihli müşteri onaylı sipariş formlarında taraflar arasındaki satım ilişkisinin USD cinsinden yapılacağı, döviz kurunda meydana gelen artışların fiyata dahil edileceği yazılıdır. Ancak dosyaya kur farkı faturaları sunulmakla birlikte, satıma ilişkin faturalar sunulmamıştır. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacıya satıma ilişkin faturaları sunması için süre verilerek sipariş formundaki imzaların da bağlayıcı olup olmadığı araştırılıp uzman bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.05.2015 T. 2014/18647 E. 2015/7459 K.)
“Taraflar arasındaki sipariş formunda satış bedeli KDV dahil 31.926,37 USD olarak belirlenip, “Ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru geçerlidir.” düzenlemesine yer verildiği, Vergi Usul Kanunu gereğince TL üzerinden düzenlenmesi gereken faturada da yabancı para alacağına ilişkin kurla ilgili şerh bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında ödeme günündeki TCMB döviz satış kuru belirlenip kur farkı oluşup oluşmadığı saptanarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 19.12.2017 T. 2016/14556 E. K. 2017/8080)
“Kur farkıyla ilgili uyuşmazlığa gelince; teklif mektubunda kalıp bedelinin Euro, profil ve işçilik bedellerinin ise usd üzerinden kararlaştırıldığı ve ödeme şekli başlıklı bölümde ödemelerin ne şekilde yapılacağı açıkça belirtilmiştir. Buna göre borcun kararlaştırılan gündeki döviz kuru üzerinden ödenmiş olması halinde kur farkı istenemeyeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, kararlaştırılan günde ödenmesi gereken döviz karşılığı borcun, Vergi Usul Kanunu gereğince zorunlu olarak TL üzerinden faturalandırılıp ödeme günü yerine daha sonraki bir günde ödenmesi halinde ise fiili ödeme günündeki kur ile sözleşme uyarınca ödenmesi gereken tarihteki kur arasındaki kur farkının istenebileceğinin kabulü gerekir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 18.09.2013 Tarihli, 2012/9853 E. 2013/14066 K. Sayılı Kararı)